ömer seyfettin – Gökkurt Sözlük
Bu güzel insan yalnızca 36 yıl gibi kısa sayılabilecek bir ömür sürmüştür. Yazarlık hayatına şiirle başlayan Ömer Seyfettin 36 yıllık hayatı boyunca 163 hikâye, 140 makale; deneme, hikâye, piyes ve destan türlerini kapsayan 25 tercüme, 89 şiir, 25 mensur şiir, 51 fıkra, 15 mektup, 3 piyes ve tamamına ulaşılamamış hatıraları  ile hacimli bir külliyat vücuda getirmiştir. Çeşitli türlerde kaleme aldığı onlarca yazısı onun çok iyi bir okur olduğunun da ispatı niteliğindedir.
Ömer Seyfettin
Ömer Seyfettin'in 'Piç' adlı kitabından güzel, bir o kadar da ilginç bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum. Ömer Seyfettin, asker bir yazardır. İstiklal Savaşı'nda bir çok cephede savaşmıştır.. Filistin Cephesinde olan bir hatırasında bakın neler söylüyor...

"Almanların yenilmesiyle savaş bitmiş, mütareke imzalanmıştı. Filistin'den çekiliyorduk. Bir kaç arkadaş subayla, karşı tarafın da subaylarıyla, çekilme işlerini görüşmek için gittik. Karşı tarafta, Fransız üniformalı biri sık sık bana bakıyor, gözünü benden ayırmıyordu. Ben buna bir anlam veremiyordum. Fransız

subay yerinden kalkıp bana doğru geldi ve; 'Nasılsın Ömer Seyfettin?' Dedi.'Beni nerden tanıyorsun? Ben bir yüzbaşıyım. Öyle tanınacak kadar üst düzey bir kumandan değilim.' Dedim.

'Ömer, biz seninle İstanbul'da Askeri Lise'de beraber okuduk, ben falancayım deyince, hayretler içerisinde baktım, hatırladım. Hep dini eleştiren, Osmanlı'yı kötüleyen, vatan, bayrak sevgisi olmayan bir öğrenci idi ama, yine de Fransız subay olması normal değildi..

'Peki nasıl böyle oldun?' Dedim. 'Ne zaman bir savaş olsa, Türkler galip gelse içimde üzüntü oluyordu.. Tükler kaybetse, zarar görse içimde bir sevinç oluyordu. Çoğu zaman kendimi ayıplıyor, neden böyleyim? diyordum..

Bir gün anneme israrla sebebini sordum.

'Dayanamayacağım, anlatacağım.' Dedi.

'İstanbul Hastanesinde Fransız bir doktor vardı. Hastaneye gidip gelirken birlikte oldum ve sen o Fransız doktorun oğlusun. Babanın bundan haberi olmadı, şimdi de sen öğrendin.' Dedi.. Zaten babam zannettiğim adam çoktan ölmüştü.

O hastaneye gittim, şu tarihte burada çalışmış, şimdi Fransa'ya dönmüş olan, şu isimde doktorun adresi var mı? Dedim, adresi verdiler, Fransa'ya gittim, babamı buldum, olanları, annemin sözlerini anlattım..

'Anneni gerçekten sevmiştim. Dedi ve beni kabul edip nüfusuna yazdırdı, Fransız okullarında eğitimimi tamamladım ve gördüğün gibi bir Fransız subayı olarak karşındayım. Dedi.

Şimdi..

Ben, Türk milletini, bayrağını ve vatanını, eleştirilenleri gördükçe, acaba onlar da,

"Pic" mi? diyorum.. ../Ömer Seyfettin

1884-1920