esat oktay yıldıran – Gökkurt Sözlük
bölücü şerefsizlere indirdiği darbenin acısı hâlâ çıkmakta olan türk komutan, atatürk'ün askeri. yurdu uçmağ olsun.
Bölücü sıçanlara vurduğu darbelerin inlemeleri yıllarca devam edecek olan ulu Türk komutanı, Başbuğ Atatürk'ün askeri. Yurdu Uçmağ olsun.
Esat Oktay Yıldıran, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde önemli bir subay ve komutan olarak biliniyor. 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrasında Türkiye'de askeri rejim döneminde etkin bir rol oynamış ve ülkenin iç politikasında önemli bir figür olmuştur.

Diyarbakır Askeri Cezaevi'ndeki görevinin yanı sıra, Kıbrıs Barış Harekatı'nda da görev almış ve bu harekatta önemli katkılarda bulunmuştur. Bu dönemde gösterdiği liderlik ve yetenekleriyle tanınmıştır.

Esat Oktay Yıldıran, ülkenin siyasi ve askeri tarihinde önemli bir yere sahip olan bir isimdir.
yazdıklarınızı yüzelsey algıladım.
Ben yazdıklarına istinaden genel bir açıklama yapacağım.

PKK'nın kendisi gibi etnik terör örgütülerinden herhangi birisi olan KAWA ile rekabetleri, 12 Eylül öncesi faaliyetleri, sanıkların (Teröristlerin) mahkeme ifadeleri de bilinmelidir.
Ayrıca bir örgüt direkt olarak devlete karşı silahlanmaz. Örgütlenmenin aşamaları ve maliyetleri vardır. Herkes sanıyor ki; Diyarbakır Askeri Cezaevi onların dağa çıkmasına vesile oldu. Hayır, Esat Oktay Yıldıran'ın ve Diyarbakır Askeri Cezaevi'nin bunda bir payı yoktur. Sadece Gerilla harbinde halk desteği denilen gerekliliği teminlerinde kolaylık oldu. Bu, siz için Kürt biz için terörist olan mahluklar oluşturdukları silahlı propaganda birlikleriyle yine bunu yapacaklardı.ki zaten yaptılar 84 yılındaki tüm birimler silahlı propaganda birliğidir. (İhtilal öncesi de durum böyledir) Hatta bir propaganda birliğinin adını söyleyeyim; 14 Temmuz Silahlı Propaganda Birliği. [Kendilerine taraf toplamışlar, karşı gelenleri de hasım saymışlardır. PKK'nın Kürt özgürlük hareketi olduğunu ve kendilerinin Kürt özgürlük savaşçısı olduğunu iddia edenler kendi kökünden sivil insanları, çocukları ve bebekleri katlettiler.] İhtilal olunca bu aşama zaten örgütlenmenin safhalarında erken olabilir de, ihtilal sonrasına kaldı. Cezaevinde yaşadıklarını Kürt kimliğine indirgeyip bundan nemalandılar. Aklınıza gelecek belki, ihtilal öncesi PKK niye bu kadar köyleri basmadı ? basamazdı çünkü; aynı dönem içinde birçok Kürt örgütü vardı ve bir çoğu kendilerinden daha teşkilatlı ve güçlüydü. O bölgelere giremiyordu zaten.
PKK üzerinden Esat Oktay Yıldıran'a ihtamlarda bulunmak ve bunu dağa aracı görmek doğru değildir.
PKK ve diğer örgütler açıkça tarihlerini, faaliyetlerini kağıtlara döküp kamuoyuna sundukları halde niye Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı bir olumsuz tavır var.
Buradaki entrylerin bir çoğunda kaynak verilmiş, bir çoğu da efsane olunmuş sözlerdir. Zaten bu beyanlar PKK'lılara ait. Teröristlerin ifadelerini göz önünde bulundururken öncelikle "terörist" olduklarını göz önünde bulundurun. Göte giren jopa dikkat ettiğiniz kadar ifadeyi verenin terörist olduğuna dikkat etmiyorsunuz.
Peki ifadeleri dikkate alıyorsunuz da o dönem köyleri basılan, ailesinden bireyler öldürülen insanların PKK hakkındaki ifadelerini de dikkate alsanıza. Varda biz mi okumadık diyorsunuz değil mi ? Niye yok onu da düşünmediniz mi?
PKK tarafından Bebeği öldürülen Kürt anneyi çıkartıp konuşturdular mı , hiç televizyonlarda gazetelerde. Varsa yayınlayın bizde bundan faydalanalım, insanlara aktaralım.
PKK organize olmuş bir etnik terör örgütüdür. Olay bir Esat Oktay Yıldıran'a , bir Askeri Cezaevi'ne indirgenecek kadar basit bir senaryonun ürünü değildir.
Burada sorgulanacak şey; bu insanları nasıl buna ikna ettiler, bu insanları bu eli silahlı örgüte teslim eden ne ? Bunları konuşmalıyız.
Zira ifadeler farklı koğuşlarda, farklı bloklarda kalan teröristlerce yazılmış ve ortak bir ağız farkedilmiş. Hadise gerçekten yaşanmışsa da biz Türkçüler için hiç problem değildir. Şimdi siz bir teröriste nasıl davranırdınız , onu da düşündünüz mü?
Peki cezaevi şartlarını düşünürken dönemin psikososyal durumuna baktınız mı ?
Herşey döneminde yargılanmalı, eleştirilmeli. O zaman öyle olması gerekiyordu, öyle oldu. Şimdi dağdan inenlerin götüne jop sokulmuyorsa; Binbaşı Esat yapmış biz yapmayalım mı diye düşünüp yapmıyorlar ? Bir teröristi beslemek ağrınıza gitmiyor da bu dönem yaşananlar mı gidiyor?
Hani bunu Kürtlerde okuyorsa; ben dağa çıkan bu mahluklara Kürt diyemem, ben kürdüm bunların Kürtlükle alakası yok, kürdün adına leke çalıyorlar diyemiyorsa, cezaevinde olanları da Kürtlüğe indirgemesin. İşkenceye gelince bu ülkede ihtilal dönemi bütün ideolojik gruplar işkence görmüştür. Şimdi diyeceksiniz devlet sizin sineye çektiniz, evet devlet bizim.


Şimdide genel açıklamamdan sonra kendi duygu düşüncelerimi ifade edeyim:
Esat Oktay Yıldıran'ı önemli kılan şey. Önder denilen kadronun çözülmesi, örgütün mümkünse cezaevinde dağıtılması için Rum esir kampında ki tecrübelerinden yararlanılmasıdır. Önder kadro yani merkez komite üyeleri burada Esat Oktay Yıldıran'a karşı direnç göstermeye çalışmışlar lakin itirafçı olmamak için canlarına bedel olacak eylemler gerçekleştirmişlerdir. (Yankı uyandıran da budur zaten)
Çok övülen, filmlerde hayali selamlama yapılan Kemal Pir'de bir itirafçıdır. Önder kadro burada ağır bir hezimete, darbeye uğrayınca geriye birşey kalmadı zaten. (Ben şahsımca Öcalan'ın işine yaradığını düşünüyorum. Zira merkez komite üyeleri kendilerine Apocu denilmesinden rahatsızdı, onlara göre Abdullah Öcalan'da kendileri gibi bir PKK merkez komite üyesi idi. Bu önder kadronun büyük kısmının ölmesi Öcalan'ın hem makamını korudu, hem de eline propaganda için büyük bir malzeme çıktı. Sağ kalanlar Öcalan'ın altında devam ettiler. Eğer ölen kadrodan birkaçı yaşıyor olsa şu an Öcalan ve PKK daha farklı bir hâl içindeydi. Biz bizimle paylaşılanlarla ancak bu kadar öngörü yapabiliyoruz. Madalyonun diğer yüzünde neler dönüyor bilmiyoruz (siyasi ve uluslararası))

Yoksa cezaevi şartları Esat Oktay Yıldıran öncesi Astsubay Mevlüt Akkoyun( Akkoyun'da burda önemli bir konumda, Esat Oktay Yıldıran'a cezaevini hazır etmiştir, neredeyse tüm düzeni oturtmuş öyle devretmiştir) ve Esat Oktay Yıldıran sonrası Üsteğmen Ali Osman Aydın ve Yüzbaşı Abdurrahman Kahraman döneminde de aynıdır. Bu mk teröristleri 1,5-2 yıl yatıp çıkmadılar sonuçta. Açın bakın Esat Oktay Yıldıran'dan sonra cezaevi, huzur evi mi olmuş? Kimseler mi ölmemiş?
Önder kadronun içinden geçince tabi Efsane olursun
😀 2 madalya boşu boşuna verilmemiştir sonuçta.

Diğer iç güvenlik amirleri döneminde ölen sikimsonik teröristin ölümünü kim takar, kim bilir adını?
Öncelikle ben Atsız ekolünden gelen Türk milliyetçisi (Türkçü) bir gencim ve Diyarbakırda olan olaylara Türkçü realist bir nazarda bakmayı şahsi görevim sayıyorum.

Öncelikle Atsızın tabiriyle Türk ırkçılığı dediğimiz kavram içinde nazi ırkçılığı gibi saldırgan bir unsur barındırmaz. Türk ırkçılığı Türke düşman olan, Türklüğü bayağı görenlere yöneliktir.

Diyarbakır zindanında olan olaylara bir Türkçü realist gözle bakarsak eğer olanların Türklüğe veya Türkiyeye değil direk olarak pkk adını verdiğimiz dağ köpeklerine yaradığını görebiliriz.
Zira orda yapılan işkenceler kürt cenahı üzerinde derin bir yankı bulmuştu. Taciz edilen Kadınların da, Makadına jop sokulan adamların da yakınları
olduğunu ve bu olaylar sonucunda bu yakınların da içinde (kendi tabirleriyle) TC'ye karşı bir nefretle dağa çıkıp şanlı Türk askerine silah sıktığı da bir gerçek olarak kabul görmelidir.

İçinde bölücülük olsun olmasın bir kürde işkence etmek Türklüğe bir fayda kazandırmaz zira bizim doğudaki halkı bir an önce kazanmamız gerekiyor.

Umarım fikrimi düzgün beyan edebilmişimdir herkese teşekkürler. esen kalın.
S. Muhlis ERDEM, M. Şah ÖZGÜL, Nuri ASLAN ve Süleyman GÜNEY'in ortak eseri olan Savunma ve İddianame (Rızgari ve Ala Rızgari) kitabında Esat Oktay Yıldıran hakkında yazdıkları:

Esat oktay Yıldıran, Türk-islam ideoloji ile eğitilmiş, psikolojik rahatsızlıkları olan ırkçı, işkenceden zevk alan ve sadist ruhlu bir yüzbaşı idi. Esat Oktay İlk koğuş ziyaretlerine eli sopalı, zencirli, coplu bir grup askerle, 'bu cezaevinde Allah benim, hepiniz dediklerimi yapmak zorundasınız. Ben burayı hizaya getirmek için geldim. Benim olduğum cezaevinde kuralara uymadan sinek bile uçmaz.' diyerek başladı.
Edip Polat'ın Diyarbakır Gerçeği adlı kitabında yer alan Yzb. Esat Oktay Yıldıran'ın PKK'lılara itiraf çağrısı
"ister sağcı ol. ister solcu ! İster Komünist ol. ister Apocu! Bana
gel. Sana ancak ben yardım edebilirim. Ne hakim, ne savcı, ne avukatın, ne de anan-baban. Sana hiç kimse yardım edemez burada.
Bana gel! Seni kurtaracağım!"
Edip Polat, Diyarbakır Gerçeği adlı kitabında Yzb. Esat Oktay Yıldıran Dönemi başlığında, Esat Oktay Yıldıran'ın görevi devraldığında anonslarında söylediklerini şu şekilde yazmıştır:
Yeni iç güvenlik amiri Esat Oktay Yıldıran'm merkez anfisinden yaptığı konuşma günlerce, haftalarca bütün cezaevinde bangır
bangır tekrarlandı.
"Merhaba askeri okul öğrencileri!
Bundan sonra buraya cezaevi demiyorum. Sîzler de demeyeceksiniz. Burası bir askeri okludur. Sizler de bu okulun birer öğrencisi, bu okulumuzda askeri kurallar geçerlidir. Askeri disiplin isterim.
1. İstiklal marşının tümü, andımız, Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi, ezberlenecek. Sabah, öğle, akşam siz askeri öğrenciler bunları okuyacaksınız.
2. Eskişehir, Harbiye. Cenk, Tarihi Çevir, Kıbrıs, Topçu, Türkiyem, Gençlik Marşları ezberlenip söylenecek.
3. Bundan sonra askerlerime gardiyan denmesini yasaklıyorum. "öğretmenim" ve "komutanım" diyeceksiniz. Unutmayın komutanların söylediği her şey kanun gibidir. Harfiyen yerine getirilir.
4. Subay ve askerlerimizle konuşmak için önceden kendilerinden izin alınacak. İzinsiz hiç bir öğrenci konuşamaz, hiç bir görüş belirtemez. Konuşma ve görüşmelerden önce kısa künye açıklanmak zorundadır.
5. Koğuşların küçüklüğüne ve büyüklüğüne göre ikiden az olmamak kaydıyla nöbet tutulacak. Nöbetlerin süresi iki saattir. Yatma ve kalkmalar emirle olacak. Emir vermeden kimse yatağına giremeyecek. Ve uyumalar emirle olacak. Gece "yat” emri verildikten sonra, konuşmak ve tuvelete gitmek yasaktır."

Yüzbaşı sözlerini ise şöyle bağlıyordu:
“Bu saydığımız kurallara bazı orospu çocukları uymuyor, ama
ben o analarını si... lerimi uyduracağım."
Rahime Kesici Karakaş'ın yazmış olduğu "5 No'lu da Kadın Olmak" adlı kitapta; Esat Oktay Yıldıran'ın şu sözlerine yer vermiştir:
Bunlara kuralları, buranın nasıl bir yer olduğunu anlatacaksınız. Anlasalar iyi olur çünkü burası askeri okul. Ya bu okuldan mezun olurlar ya da ölürler. İstersem sizi alıp evlerinize bırakırım, şimdi bütün kapıları açma yetkim var. Mahkeme, savcı, hakim vız gelir bana. Evren Paşa sonsuz yetkiyle getirmiş beni buraya, ben kurallara uymayanı affetmem. Biliyorsunuz nefes almak bile yasak olabilir. Biz adamı burada böyle s...riz. Biz Türkler böyleyiz. Türk askeri, Türk Mehmetçiği; komünistleri ve başkaldıran Kürtleri kolay kolay affetmez. Bunun için hiç kimseye ne erkeğe ne de kadına acımaz. Sizin döl yatağınızı kurutacağım. Erkeklerin analarını her gün s... yoruz. Onları hayalarından asıyoruz. Sizi de hücrelerde, sularda tutarak yemeklerinize ilaçlar katarak rahminizi kurutacağım. Kürtlerin soyunu kurutacağım.
Rahime Kesici Karakaş'ın yazmış olduğu "5 No'lu da Kadın Olmak" adlı kitapta; Esat Oktay Yıldıran hakkında şunları söylemiştir:
Bir gün, erkekler koğuşundan biri, yapılan işkencelerden sonra “ Hitler, sizin gibi zulüm yapmamış” dedi. Vay sen misin bunu diyen! Hızını orada alamamış ya da bize de kusayım diye gelmiş, kükreyerek: “ Bana bakın, sizin Marx’ınızın da Lenin’inizin de anasını s...rim ” deyiverdi.Herkes Türkleri kıskanıyor derken gözlerinden ateş çıkıyordu. “Askerliğini Kıbrıs’ta yaparken Rum çocukları öldürüp kanlarını içtiğini” falan söylerdi. Bütün bunları söylerken sesi aşırı yükselir, elleri titrer, boyun damarları şişerdi. Bizlerden birinin boynuna sarılmışsa gözlerine baktırır ve boynunu boğacak kadar sıkardı. Bu adam tam bir ruh hastasıydı.